CEM':
Birleştirme, bir araya
getirme.
Fıkıh dilinde
"Cem-i Salat" diye ifade edilen, iki farz namazı beraber kılmaktan
maksat öğle ile ikindi farzını ya öğle farzı vaktinde veya ikisini ikindi namazı
vaktinde; Keza akşam ile yatsı farzlarını da ya akşam vaktinde veya ikisini
yatsı vaktinde birlikte kılmaktır. İkindi farzı öğle vaktine ve yatsı akşam
vaKtine alındığında öne alınmış oldugu için buna "Cem-i Takdim"
denilir. Bunun aksine öğle farzı ikindi vaktine ve akşam farzı yatsı vaktine
tehir edildiğinde buna "Cenı-i Tehir" denilir.
SEFERDE CEM-İ SALAT HAKKINDA ALİMLERİN GÖRÜŞLERİ :
1- Selef (ilk dönem) ve halef (son dönem alimler) in cumhuru
"Cem-i Salat"ın caizliğine hükmederek: Bu hususta Arafat ve Müzdelife
ile başka yerler arasında bir fark yoktur. Yolculuk halinde öğle ile ikindi
namazları birleştirilebilir. Keza akşam ile yatsı farzları da
birleştirilebilir. Bunda takdim ve tehirin farkı yoktur.
Sa'd
bin Ebi Vakkas, İbn-i Ömer, İbn-i Abbas, Ebu Musa el-Eş'ari, Usame bin Zeyd,
Ömer, Osman. Malik, Şafii, Ahmed ve Ebu Sevr (r.anhum) böyle
hükmedenlerdendirler. Bunların delilleri Muaz bin Cebel (r.a.)'ın şu mealdeki
hadisi: Muaz bin Cebel (r.a. )'den;
şöyle demiştir: Tebuk savaşı yolculuğunda Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
öğle ile ikindi farzlarını keza akşam ile yatsı farzlarını beraber kılmıştır. ile Beyhaki ve
İsmaili'nin sahih senedIe Enes (r.a.)'den rivayet ettikleri şu mealdeki
hadistir: "Resulullah (s.a.v.)
yolculukta olduğu zaman öğle vakti olunca öğle ve ikindi farzlarını beraber
kılar, sonra yola devam ederdi."
El-Menhel
yazarı başka deliileri de zikretmişse de ben bu kadarla yetiniyorum. EI-Menhel
yazarı daha sonra şöyle der: " Nevevi: Cem-i Salat Sahabiler ve Tabiiler
arasında meşhur olan ve uygulanan şeylerdendir, demiştir.
2- Hasan-i Basri, İbrahim en-Nehai, Sirin. Mekhul, Ebu Hanife ve
arkadaşları demişler ki: 'Cem'i Salat caiz değildir. Yalnız arafe günü ikindi
namazını öne alarak öğle namazı ile birlikte kılmak caizdir. Bir de
Müzdelife'de akşam farzını yatsı vaktine tehir etmek caizdir. Arafe ve
Müzdelife'deki cem-i salat, seferi olan ve olmayan herkese caizdir,'
Şafiiler'den El-Müzeni'nin de böyle dediği rivayet olunmuştur,
Bu
gruptaki alimlerin delillerinden birisi. Buhari'/e Müslim'in İbn-i Mes'ud
(r.a.)'den rivayet ettikleri şu mealdeki hadistir: "Kendisinden başka ilah
olmayana yemin ederim ki. Resulullah (s.a.v.) hiç bir farz namazı vaktinin
dışında kılmamıştır, Yalnız Arefe'de öğle ile ikindiyi ve Müzdelife'de akşam
ile yatsıyı cem' etmiştir:'
İkinci
delilleri Müslim'in Ebu Katade (r.a.)'den rivayet ettiği şu mealdeki hadistir:
"Resulullah (s.a.v.) buyurmuş ki: «Uyku halinde (vakti çıkıncaya kadar
namazı geciktirmektel taksirat yoktur, Taksirat, başka namazın vakti girinceye
kadar bir namazı uyanıkken geciktirmekle olur,,," Bu alimler, bir de namaz
vakitlerinin tayinine ait hadisleri delil göstermişlerdir.
Arefe
ve Müzdelife dışında cem-i salat'a ait varid olan hadisleri de şöyle
yorumlamışlardır: Bu hadislerden kasdedilen mana şudur: Nebi (s.a.v.), birinci
namazı vaktinin sonunda, ikinci namazı da vaktinin başında kılmıştır,
Dolayısıyla bu iki namaz, görünüşte birleştirilmiştir. Hakiki birleştirme
yoktur. Müslim'in İbn-i Abbas (r.a.)'den rivayet ettiği şu mealdeki hadis bu
yorumun delilidir.' Düşman korkusu ve yolculuk yokken Nebi (s.a.v.) öğle ile
ikindi farzlarını ve akşam ile yatsı farzlarını beraber kılmıştır.' Hazerde
yağmur yokken iki namazı gerçek manada cem etmenin caizliğini hiç kimse
söylememiştir. Şu halde hadislerdeki cem-i salat'tan maksat hakiki değil
görünüştedir.
Ancak
Arafat ve Müzdelife'nin dışında bile olsa, mutlak surette iki vakti
birleştirerek namazları toptan kılmanın caiz olduğu görüşünde olan ulemâ,
kendilerinin dayandıkları hadislerin seferde iki vakti birleştirerek kılmanın
caiz olduğunu isbatlayan müsbet hadisler olduğunu, İbn Mes'ud hadisinin ise,
menfi olduğunu, müsbet hadislerin ise kaide icabı menfî hadislere tercih
edileceğini söyleyerek kendi görüşlerinin daha isabetli olduğunu iddia ederler.
Yine bu alimlere göre muarızlarının dayandıkları diğer hadis-i şerifler hazara
ve sefere şâmil manası umumî olan hadislerdir. Kendilerinin dayandıkları
hadisler ise sadece seferle ilgilidir. Aynı görüşü paylaşan ilim adamlarından
Hattâbî de bu mevzuda, şunları söylüyor: Bu hadis-i şeriflerdeki seferde iki
namazı birleştirerek kılmanın caiz olduğuna delâlet eden kelimeleri te'vil
ederek; "buradaki birleştirmeden maksat, hakiki birleştirmek değil, şeklen
birleştirmektir" demek, doğru değildir. Çünkü namazları birleştirerek
kılmak, ümmet için kolaylık getiren bir ruhsattır. Namazları şeklî olarak
birleştirmek de ise, zorluk vardır. Çünkü namazların son vakti ile ilk vaktini
tespit etmek herkes için her zaman kolay bir iş değildir." İnsanların pek
çoğu bundan acizdir.